İMAR PLANLARININ VE İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİNİN İPTALİ DAVALARINDA SÜRE

Vedat Canbolat

Kentleşme, insan topluluklarının daha rahat yaşama arzusunun sonucu olarak ortaya çıkmış bir olgudur. Ancak fiziki, sosyal, ekonomik, psikolojik, politik ve hukuki sorunların doğmasına neden olduğu da bir gerçektir. Kentleşme ile ortaya çıkan sorunları en aza indirmek ancak sağlıklı bir kent planlaması ile mümkündür.

Planlama, ileriye doğru tasarlanan bir düşünce şeklidir. Geleceğin şekillendirilmesini amaçlayan bir faaliyettir. Planlama, içeriği ne olursa olsun önceden saptanmış hedef ya da hedeflere, önceden saptanmış sürede ulaşmak için izlenecek yöntemi belirleme eylemi olarak tanımlanmaktadır.

İmar planlaması, bir kentin yerleşim şekli, alanı, jeolojik yapısı, coğrafi, nüfus, ulaşım, barınma, iklim gibi çevresel, toplumsal ve ekonomik özelliklerinin kenti çevreleyen tüm şartlarla birlikte belirlenerek, gelecekteki yönelimlere ilişkin tahminlerde bulunma ve kentsel hizmetleri bu tahminlere göre gerçekleştirme eylemidir.

İmar planlaması, kentin geleceğini şekillendirme çalışmasıdır. Gelecekte kentin büyümesi, ya da küçülmesi, gelişmesi, geri kalması, sanayileşmesi, sanayileşememesi kısaca kentte yaşayan bireylerin yaşamı imar planlaması ile çok yakından ilgilidir.

Kent yaşamında bu kadar önemli bir yeri olan imar planlamasının doğru yapılması şüphesiz çok önem taşımaktadır. Bu yüzden imar planı yapılması faaliyetinin bir bilimsel yönü bir de hukuki yönü vardır. Kent planlaması ayrı bir bilim dalı haline gelmiştir. Kent planlamasının uyulması zorunlu kuralları vardır. İmar planlarının bu kurallara göre yapılması gerekir.

İmar planlarının hangi temel esaslara uygun olarak yapılacağı, planlama öncesi hangi hazırlık işlemlerinin tamamlanması gerektiği, planlama safhaları, plan kararlarının nasıl ve hangi organlarca alınacağı, planlama işleminde görev alacak olanların nitelikleri ve yeterlilikleri, planlamanın hangi aşamalardan geçmesi gerektiği ve nihayet denetiminin nasıl ve ne şekilde olacağı hususlarında ortaya konulan ve uyulması zorunlu olan kuralların tümü imar hukukunu oluşturmaktadır.

İMAR PLANI ÇEŞİTLERİ

3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde:

Nâzım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak hâlihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır. Uygulama İmar Planı; tasdikli hâlihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nâzım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır. şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlamadan imar planlarının a- Bölge Planı, b- Çevre Düzeni Planı, c- Nazım İmar Planı d- Uyguluma İmar planından oluştuğu anlaşılmaktadır.

Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 3. maddesinde; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planının yanında Revizyon Planı, İlave Plan ve Mevzi İmar Planı tarif edilmiştir. Bu nedenle yukarıda sayılan plan çeşitlerine Revizyon Planı, İlave Plan ve Mevzi İmar Planını da eklemek gerekir.

Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 3. maddesine göre İmar Planı:

Belde halkının sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılamayı, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturmayı, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen ve bu amaçla beldenin ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, tarihsel, fiziksel özelliklerine ilişkin araştırmalara ve verilere dayalı olarak hazırlanan, kentsel yerleşme ve gelişme eğilimlerini alternatif çözümler oluşturmak suretiyle belirleyen, arazi kullanımı, koruma, kısıtlama kararları, örgütlenme ve uygulama ilkelerini içeren pafta, rapor ve notlardan oluşan belgedir. İmar planı, nazım imar planı ve uygulama imar planı olmak üzere iki aşamadan oluşur.

Nazım İmar Planı:

Onaylı hâlihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olan, varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hazırlanan ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır.

Uygulama İmar Planı:

Onaylı hâlihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olan ve nazım imar planına uygun olarak hazırlanan ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve esaslarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve 1/1000 ölçekte düzenlenen raporuyla bir bütün olan plandır.

İMAR PLANLARININ HAZIRLANMASI VE YÜRÜRLÜĞE KONULMASI

3194 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca bölge planları Devlet Planlama Teşkilatı tarafından imar planları yani nazım ve uygulama imar planları belediye sınırları içerisinde kalan yerlerde belediyeler, belediye sınırları dışında kalan yerlerde 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6. maddesi uyarınca İl Özel İdareleri tarafından yapılır veya yaptırılır.

İmar planları (nazım imar planı – uygulama imar planı) belediye sınırları içerisinde belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içerisinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar belediye meclisince on beş gün içinde incelenerek kesin karara bağlanır. Bir aylık ilan süresi içerisinde itiraz edilmez ise ya da itirazlar üzerine on beş gün içerisinde belediye meclisince itirazların reddine karar verilir ise imar planları kesinleşmiş ve yürürlüğe girmiş olur.

İmar planlarında yapılacak değişikliklerde de aynı esaslara uyulması gerekir. İmar planı değişikliğine belediye meclisi tarafından karar verilir. İmar planı değişiklikleri aynı şekilde bir ay süre ile ilan edilir. İlan süresi içerisinde imar planı değişikliklerine itiraz edilebilir. İtiraz edilmemesi veyahut itiraz üzerine itirazın reddine belediye meclisi tarafından karar verilmesi üzerine imar planı değişiklikleri yürürlüğe girmiş olur.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak belediyelerin görevidir. Belediyelerin imar planlarını gerekirse bir kitapçık şeklinde bastırmaları ve çoğaltmaları, isteyenlere vermeleri, belde sakinlerinin imar planlarından ve imar planı değişikliklerinden haberdar olmasını sağlamaları görevleridir.

Belediye sınırları dışında yapılan imar planları ile imar planı değişikliklerinde İl Özel İdarelerinin aynı usullere uymaları zorunludur.

İMAR PLANLARININA VE İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA SÜRE

İmar planı ve imar planı değişiklik işlemleri idari düzenleyici işlemlerdir. Anayasanın 125. maddesi uyarınca idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Düzenleyici idari işlem konumunda bulunan imar planlarına ve imar planı değişikliklerine karşı iptalleri istemi ile idari yargı mercilerinde iptal davası açılabilir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 2. maddesi uyarınca imar planlarının ve imar planı değişikliklerinin iptali istemi ile bu işlemler yüzünden menfaati ihlal edilenler dava açabilirler. Menfaat ihlali Danıştay tarafından geniş yorumlanmıştır. Menfaat ihlali için imar planı veya imar planı değişikliği yapılan alanda taşınmaz maliki olmak şart değildir. Belde sakini olmak bile yeterlidir. Ancak menfaat ihlalinin açıklanması ve kanıtlanması gerekmektedir.

İdari bir işlemin dava konusu edilebilmesi için kesinleşmesi şarttır. Henüz hazırlık aşamasında bulunan ve kesinleşmemiş olan işlemlere karşı idari dava açılamaz. İmar planlarına ve imar planı değişikliliklerine karşı dava açılabilmesi için yukarıda anlatıldığı şekilde gerekli hazırlık aşamalarının tamamlanmış ve ilan edilmiş, ilan süresi içerisinde itiraz var ise itirazların ayrıca görüşülerek karara bağlanmış bu şekilde imar planlarının ya da imar planı değişikliklerinin kesinleşmiş olması şarttır. Örnek olarak askıya çıkartılarak ilan edilmemiş bir imar planı değişiklik işlemi henüz kesinleşmiş bulunmadığı için iptal davasına konu edilemez. D.6.D. 16.01.2001 t. 1999/5104 E. 2001/576 K.

Burada sözü edilen kesinleşme yargısal anlamda kesinleşme değildir. Bu konuda bazen yanılgıya düşülmektedir. İmar planlarının kesinleşmesi idari anlamdadır. Yani yasada öngörülen hazırlık işlemlerinin tamamlanması ve uygulanabilir bir idari işlemin oluşturulması idari işlemin kesinleşmesi olarak ifade edilmiştir.

Yargısal anlamda kesinleşme iki şekilde mümkündür. Birincisi idari işlemin dava açma süresi içerisinde dava açılmaması sonucu kesinleştirilmesi halidir. Bir idari işleme karşı idari dava açma süresi içerisinde dava açılmaması durumunda o idari işlem yargısal anlamda kesinleşmiş olur. Çünkü idari dava açma süreleri hak düşürücü sürelerdir. İdari dava açma süresi içerisinde dava konusu yapılmayan idari içlemler unsurları yönünden sakat olmuş olsalar bile artık idari yargı incelemesine konu edilemezler. İkinci olarak, idari işlem aleyhine dava açılır ve ancak yargı merciinin kararı ile idari işlemin hukuka uygunluğu belirlenir ise ve idari yargı kararı kesinleşir ise idari işlemin hukuka uygun olduğu hususu kesinlik kazanmış olur.

İdari dava açma hakkı süre ile sınırlandırılmıştır. 2577 sayılı yasanın 7. maddesinde özel kanunlarda ayrı bir süre gösterilmemiş ise Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde 60 gün Vergi Mahkemelerinde 30 gün içerisinde dava açılması gerektiği düzenlenmiştir. Bu süreler yukarıda belirtildiği üzere hak düşürücü sürelerdir. İdari yargı mercileri süreye riayet etmeden açılan davaları ret etmek durumundadırlar. (2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu m. 14)

Düzenleyici işlemlerin tekemmülü ilan edilmeleri ile mümkündür. Düzenleyici işlem durumunda bulunan imar planlarına ya da imar planı değişikliklerine karşı dava açma süresi ilan tarihini izleyen günden itibaren başlamaktadır. (2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu m. 8)

Ana kural bu olmakla birlikte imar planlarına ve imar planı değişikliklerine karşı dava açma süresi karşılaşılan değişik durumlara göre değişiklik arz etmektedir.

İlan süresi içerisinde itiraz edilmemiş ise yukarıda açıklandığı üzere son ilan tarihini izleyen 60 gün içerisinde dava açılmalıdır. İlan süresi içerisinde itiraz edilmiş ve itirazın reddine karar verilmiş ise bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde dava açılmalıdır. İlan süresi içerisinde itiraz edilmiş ancak itiraza ilgili idare tarafından cevap verilmemiş ise bu durumda 2577 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca itiraz dilekçesinin verildiği tarihten 60 gün içerisinde cevap verilmeyerek itiraz reddedilmiş sayılarak 60 günü takip eden 60 gün içerisinde dava açılması gerekmektedir.

İmar planlarına ya da imar planı değişikliklerine karşı yukarıda açıklanan sürelerde dava açılmamış ise bundan sonra artık hiçbir zaman dava açılamayacak mıdır şeklinde bir soru akla gelebilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 7. maddesinin 4. bendinde “İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmü yer almıştır.

İmar planlarına ya da imar planı değişikliklerine karşı süresi içerisinde dava açılmamış olsa bile bu işlemlerin uygulanması üzerine uygulama işlemi ile birlikte dava açılması mümkündür.

İMAR PLANLARININ UYGULAMA İŞLEMLERİ VE DAVA AÇMA SÜRESİ

İmar planları, tüm düzenleyici işlemlerde olduğu gibi uygulanmakla hukuki sonuç doğururlar. Aksi halde imar planları uygulanmadığı sürece bir anlam ifade etmezler. İmar uygulamaları 3194 sayılı İmar Kanununda açıklanmıştır. Buna göre imar uygulamaları; 5 yıllık imar programının hazırlanması, imar durum belgesi (imar çapı) verilmesi, kamulaştırma, ifraz ve tevhit işlemleri, arazi ve arsa düzenlemeleri, yapı ruhsatı verilmesi ve nihayet yapı kullanma ruhsatı verilmesi olarak sayılabilir.

İmar uygulamaları, imar planlarının uygulanması mahiyetinde idari işlemlerdir. Bu işlemlere karşı menfaatleri ihlal olan kişiler dava açma süresi içerisinde dava açabilirler. Uygulama işlemleri yalnız başına idari davaya konu edilebilecekleri gibi uygulama işleminin dayanağını oluşturan düzenleyici işlemler ile birlikte iptal davasına konu edilebilirler.

Örnek olarak süresi içerisinde imar planlarına karşı dava açılmamış olsa bile imar planı kapsamı içerisinde bulunan imar parseline verilen imar durum belgesinin ve dayanağını oluşturan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve uygulama imar planının dayanağını oluşturan 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali için dava açılabilir.

Aynı şekilde 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan halk arasında hamur olarak bilinen arsa düzenlemesi işlemi ile birlikte bu işlemin dayanağını oluşturan uygulama ve nazım imar planlarına karşı dava açmak mümkündür.

Burada dikkat edilmesi gereken husus uygulama işlemine karşı dava süresinin geçirilmemiş olmasıdır. Uygulama işlemi tebliğ edilmiş ve dava süresi geçirilmiş ise elbette uygulama işlemine ve dayanağı düzenleyici işleme karşı dava açmak mümkün değildir.

Bazı işlemler ilana ve her hangi bir şekilde tebliğe gerek olmayan işlemlerdir. Örnek olarak inşaat ruhsatının verilmesi işlemi gösterilebilir. Komşu parsel için verilmiş bulunan inşaat ruhsatına karşı, inşaat devam ettiği sürece yani yapı kullanma ruhsatı verilinceye kadar dava açmak mümkündür. Komşu parsel üzerine inşa edilmekte olan yapı için verilmiş bulunan yapı ruhsatının ve dayanağını oluşturan uygulama imar planının ve nazım imar planının iptali istemi ile inşaat devam ettiği süre içerisinde dava açmak mümkündür.

İmar durum belgesi (imar çapı) verilmesi üzerine tebliğ tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde hem imar durum belgesinin iptali ve hem de dayanak uygulama imar planı ile nazım imar planının iptali istemi ile dava açılabilir.

Bu yönde açılan davalarda şayet düzenleyici işlem unsurları yönünden sakat ise, düzenleyici işlem ile birlikte uygulama işleminin de iptaline karar verilmesi gerekecektir. Düzenleyici işlemin hukuka uygun olabilir. Bu durumda idari yargı merciince uygulama işleminin hukuka ve düzenleyici işleme uygunluğu incelenecektir. Örnek vermek gerekirse yapı ruhsatının ve dayanağını oluşturan uygulama imar planı ile nazım imar planının iptali talebi ile dava açıldığında, öncelikle nazım imar planının, uygulama imar planının ve son olarak yapı ruhsatının hukuka uygunluğu incelenmelidir. Nazım imar planının sakat olduğu sabit olduğu takdirde nazım imar planı ile birlikte uygulama imar planı ve inşaat ruhsatının iptaline hükmedilecektir. Nazım imar planı hukuka uygun ancak uygulama imar planı hukuka aykırı olabilir. Bu durumda uygulama imar planı ile yapı ruhsatının iptaline karar verilmesi gerekir. Son olarak imar planları hukuka uygun olmakla birlikte yapı ruhsatı imar planı esaslarına aykırı olabilir bu durumda 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 7. maddesinin 4. bendi son cümlesi uyarınca imar planlarının iptal edilmemiş olması uygulama işlemi olan inşaat ruhsatının iptaline engel olamayacaktır.